25 Aralık 2014 Perşembe


  KONYA ŞEB-İ ARUS GEZİSİ
KOYUNOĞLU MÜZESİ

Konya gezimizde Koyunoğlu Müzesini ziyaret ettik. Müze Mevlana Müzesinin arkasında.Koyunoğlu Müzesi şehrin köklü ailelerinden İzzet Koyunoğlu'nun çabaları sonucunda kurulmuş. Müzede; İzzet Koyunoğlu'nun kişisel eşyalarının yanı sıra arkeolojik ve etnografik eserler de sergileniyor. Müzeyi gezerken, doldurulmuş kuşları, Hanımördeğini, Suna'yı , Angut'u, Yeşilbaş ördeği ve Konya civarındaki sulak alanlarda rastlanan su kuşlarını ve Pelikanların  sergilendiğini gördük.

Kişisel kolleksiyonunu oluşturan birçok tarihî ve tabiî parça sergileniyor. El yazması sayfalar, hat ve tezhip örnekleri, ebru çalışmaları, antika paralar ve tarih öncesi buluntular İkinci katta el yazması eserleri de içeren bir kütüphane ve avluda Tarihî Konya Evi de müze bünyesinde mevcut.



















                                                             








                                                            Tarihî Konya Evi

Konya’ya değer katan, kolleksiyoncu Rasih İzzet Koyunoğlu’nun Büyükşehir Belediyesi’nce kurulan Koyunoğlu Müzesi yanındaki aile evi, “Konya Yaşam Kültürü Müzesi” şehrin kültürünü yaşatmak ve tanıtmak amacıyla hayata geçirilmiş. Karakteristik “Eski Zaman Konya Evi”nin tipik örneklerinden olan evde Eski Konya Yaşamı, şivesiyle birlikte mizansen şeklinde ziyaretçilere sunuluyor. Konya evinde bir ailenin geleneksel yaşamı anlatılıyor. Ziyarete gelenleri evin beyi ve hanımı geleneksel kıyafetlerle kapıda karşılarken Konya yaşam kültürü hakkında bilgi vererek geleneksel ikramlarda bulunuyor.


 




                  İnce Minare (Taş ve Ahşap Eserler) Müzesi

İnce Minareli Medrese 19. yüzyılın sonuna kadar faaliyetini sürdürmüştür. 1876-1899 yıllarında tamir edildiği bilinmektedir. Cumhuriyet Devrinde 1936 yılında başlayan çeşitli onarım çalışmalarından sonra, 1956 yılında Taş ve Ahşap Eserler Müzesi olarak hizmete açılmıştır.
Müzede Selçuklu ve Karamanoğlu devrine ait taş ve mermer üzerine oyma tekniği ile yazılmış inşa ve tamir kitabeleri, Konya Kalesi'ne ait yüksek kabartma rölyefler, çeşitli ahşap malzemeye oyma tekniği ile yapılmış geometrik ve bitkisel motiflerle bezenmiş kapı ve pencere kanatları, ahşap tavan göbeği örnekleri ve mermer üzerine işlenmiş mezar şahidesi ve sandukalar teşhir edilmektedir.











                                                      Tavus Baba Türbesi

Selçuklu ve Osmanlı tarihinin önemli mesire yeri, Konya'nın en yeşil ilçesi Meram Bağları’nı gezdik.Meram tarihi köprüsüyle, çay bahçeleriyle, gözleme salonlarıyla, tepede Tavus Baba Türbesiyle huzur dolu. Meram’da “Tavus Baba” diye bilinen gizemli bir türbe var. Üzerindeki mermer kitabede Tavus Mehmet El-hindiyazar. İçinde yatanın kadın mı, erkek mi olduğu asırlardan beri tartışılan bu türbe hakkında çeşitli görüşler ileri sürülmüş, yazılar yazılmış. Mevlana aşkıyla Konya'ya gelip merama yerleşen yüksek gönüllü bir zat olarak biliniyor.
Türbenin etrafı, pencerelerin kenarı tuzla kaplı. İnsanlar dileklerinin gerçekleşmesi için buraya gelip dua ediyorlar, tuz alıp tuz bırakıyorlarmış. Türbenin pencere kenarlarında "tuz dökmek yasaktır" yazısna rağmen " tuzları farkedince çok şaşırdık.








Öğle yemeğini CEMO'nun Meram'da bulunan şubesinde yedik.Tüm yemekleri eminim lezzetlidir.Bizim yediğimiz  yemekler de bol malzemeli, ince hamurlu, kaliteli hizmetiyle çok lezzetliydi.

Bamya Çorbası,hafif ekşili, içinde kurutulmuş küçük çiçek bamyalar ile kuzu eti parçaları olan nefis lezzetli bir çorba..

Tandır  kebap, lokum gibi bir et, hemen ağızda dağıldı gitti. Et çok lezzetli, tuzu tam karar, yanında soğan ve domatesle çok lezizdi.

Bıçak arası pide, etin bifteklik kısmından, iki bıçak arası tabir edilen minik et parçalarının domates, yeşilbiber kullanılması” şeklinde yapılmış. Bıçak arası aynı şekilde çok lezzetliydi.



            Yemeğin üstüne Konya'nın ünlü tatlılarından değilde canım, bol kaymaklı ekmek kadayıfı çekti.

                                      
                                               Nasreddin Hoca Türbesi
Nasreddin Hocanın türbesi büyük bir merkez mezarlığın, ortasında yer alıyor. Herkes hatıra fotoğrafı çekiyor.Türbenin etrafı açık ama büyük ustanın mizahi yönüne uygun olarak bir kapısı var. Üst külah kısmı ise, metallerle kaplanmış. Asırlar boyunca sohbetlerimize neşe katmış, ve koskoca bir milletin hemen hemen her ferdini güldürebilmiş bir hazır cevap bir kişidir. Bu vasfıyla hoca, Türk milletinin zekâ inceliğini, nükte gücünü en iyi yansıtan kişi olma özelliğine sahip olmuştur.Akşehirde Nasreddin Hoca'nın bazı fıkralarını canlandıran heykeller bulunuyor.
   












              
              Nasreddin Hoca'nın türbesini ve "Dünyanın Ortası" dediği yeri ziyaret ettik.
                                                     









Dünyanın ortası neresi?
Bir gün Nasreddin Hoca’ya sormuşlar:
– Dünyanın ortası nerede diye?
Hoca da şu karşılığı vermiş:
– Eşeğimin durduğu yerde?
Soran:
– Olur mu öyle şey?
Hoca:
– İnanmıyorsan ölç!







Dünyanın ortası burasıdır’ yani Akşehir’dir demiş.  Akşehir’ ifadesini tüm dünyaya tanıtmak amacıyla bir simgesi ve anıtı Nasreddin Hoca Meydanı’na yapılmış.


Ayrıca anıtın dikildiği direk üzerinde de Dünya’nın Ortası Akşehir’den, Türkiye’deki ve Dünya’nın çeşitli ülkelerindeki şehirlere uzaklıklar kilometre olarak yer alıyor.




 Nasreddin Hoca’nın ‘İnanmayan Ölçsün’ fıkrasından esinlenerek yaptırılan anıtın en altında ‘Dünyanın Ortası Burasıdır’ ifadesi yer alırken, en üstte ise bir dünya ve dünyanın üzerinde ise ‘İnanmayan Ölçsün’ yazısı yer alıyor.


Herşeyi iki günlüğüne de olsa arkamızda bırakarak yaptığımız bu yolculuk bize çok iyi geldi.Konya için söylenmiş olan “Gez Dünyayı Gör Konya’yı” sözü yerinde söylenmiş bir söz. Birbirinden güzel tarihi mekânlarıyla,biraz yorulsak da manevi yönden bizi tatmin eden bir gezi oldu.Sizlere tavsiyem bir an önce bu şehri görmeye, havasını solumaya, kültüründen istifade etmeye gidin.Nice güzel gezi notlarını paylaşmak üzere sevgiyle kalın...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...